Son olaylardan yaklaşık 6 ay sonra Burak gezegenin ücra ve tenha bölgelerinde yer alan bir kasabasına üç arazi aracı giriş yaptı. Araçlardan inen çoğu silahlı yaklaşık 12 kişiden yarısı kahvehanesinin önünde nöbet tutarken diğer yarısı kahvehaneye girdi.
---
Nem ve sıcaklık dengeleyici tulum ve maskelerinden çok belli olmasa da aralarında kapüşonlu kısa boylu olanın lider olduğu belliydi. Grup içerideki çoban ve çiftçi kılıklı müşterileri dikkatlice süzüp kahvehanenin ortasına ilerlediler. Lider kendisine şaşkın şakın bakan çaycıya yüksek sesle “Dağdaki Yaşlı Adamla görüşmeye geldim. Elimde kendisinin ilgisini çekecek bilgiler var.” dedi.
Daha ne olduğunu anlamadan nöbet tutan silahlılar etkisiz hale getirilmiş, kahvehaneye bir düzine çöl kamuflajlı milis girmiş, çoban veya çiftçi sandıkları müşteriler yarı makineli tüfeklerini içerideki gruba silahlarını çekmişlerdi.
Birbirlerine silah doğrultmuş ve yüksek tansiyonun gerginlik yaptığı bir ortamda arka masalardan cübbeli ve yüzü gözükmeyen biri ellerini çırpmaya başladı.
“Tebrikler, duyduğumdan daha cesur ve daha cüretkarmışsın. Vakit kaybetmeyi sevmeyip direk konuya giren biriolduğunu duymuştum, bu kadarını beklemiyordum.”
Kapüşonlu lider eliyle silahlarını indirmeleri için emir verince cübbeli adam da kafasıyla işaret verdi ve kahvehanedekiler de benzer şekilde saldırgan pozisyonlarını bıraktılar. Cübbeli adam karşısındakini masaya davet edince ikisi sakince birer sandalye çektiler. Çaycı eski tatlardan kalma birer Türk kahvesini masaya bıraktı.
Cübbenin altından kurukafayı anımsatan maskeyi görünce kapüşonlu şaşkınlığını gizleyemedi. “Bir Ayyar ile diyaloğa girmeyi beklemiyordum. Görev için çok merkezde değil misin? Bilgi toplamak için düşman bölgelerinde bulunman gerekmiyor mu?”
Ayyar’ın maskesinden bir kahkaha yükseldi. “Hakkını veriyorsun Hakikat Tellalı! İstihbarat konusunda ne kadar güçlü olduğunu da görüyorum. Senin gibi birini kullanabiliriz, neden bize katılmıyorsun. Kökenlerin bizimle aynı ne de olsa.
Ve bu arada dediğin doğru, çünkü buraya seninle birlikte geldim. Adamlarının birinin arasına sızdım. Son bir haftadır senin hakkında bilgi topluyordum. Güvenliğini gözden geçirmen gerek.”
Hakikat Tellalı denen kişi soğuk bir şekilde cevap verdi. “Kökenlerimizin aynı olduğu doğru ama politik duruşumuzun pek aynı olduğunu sanmıyorum. Benim ajandam başka. Başta Alef, O-12 ve diğer fraksiyonların kokuşmuş yönetimlerinin çürümüye yüz tutmuş uzuvlarının kesilmesi gerek. Ben bilgi sağlarım, siz aksiyon alırsınız. Sadece size değil, bu bozuk düzene baş kaldırmaya cesaret eden herkese.”
Ayyar hiç içmeyeceği Türk kahvesi fincanı ile oynarken sordu; “Peki bize ne getirdin?”
Hakikat Tellalı cevap verdi; “Aurora gemisi enkazı ve gemi mürettebatı maddesel bozulma geçirip son bir iki ayda bir tür dönüşme geçirdi. Bu madde hem yakıt, hem de bugüne kadar hiç bir maddede olmadığı gibi hafif ama dayanıklı bir form haline geldi. Bilim adamı olduğum söylenemez, detayları bilmiyorum ama bir çok fraksiyon üzerinde biyolojik silah deneyleri bile yapıyor. Şu anda bir çok fraksiyon bu maddeleri sandık sandık toplamaya çalışıyor..”
Ayyar hayal kırıklığına uğramış bir şekilde; “Ama bu bilgi bizde var. Yeni bir şey söylemedin.”
“Bunu zaten biliyorum. Siz de fedaileriniz üzerinde süper asker deneyleri yapıyorsunuz. Size yeni bir şey getirmedim. Sadece sizin gibi büyük bir gücün ulaştığı bilgiye bizim gibi ufak bir grup aynı zamanda ulaştı. Daha ucuz maliyet, daha hareketli esnek bir grup ve yakalanırsa tarafsız bir grup. Böyle bir grup sizin için çok değerli bir müttefik olmaz mı?”
Ayyar mutlu olmuştu. “Peki karşılığında ne istiyorsun?”
“Parasal destek ve çok acil durumlarda kurtarma operasyonu.”